Mitolojideki Tanrı Pan’dan Panik Atağa

Geçen haftalarda deniz kıyısında muhteşem bir koya gece kamp yapmaya gitmiştik.  Karanlıkta çadırı nereye kuracağımızı düşünmeden önce, uzakta yanan  ateşin etrafında bizden önce gelen kampçılara  selam vermeye gittik.  Bir grup kampçı iki gündür oradaydılar. Oldukça misafirperverdirler. Malzemeleri bol ve ateş çayı demlenmişti.  5 yıldızlı otellerin ötesinde milyon yıldızlık göğün altında hoş sohbette söz mesleğe gelirken oradaki 3 arkadaşın panik atak ve kaygı için ilaç kullandığını öğrendim. Tesadüf diye düşündüm.  Devamında bu konularda da epey bir sohbet oldu.  Hatta günün sabahında kamp yerinde bir grup eğitimi gibi hep birlikte bir etkinlik yaptık. Aradan iki hafta geçti. Bu  aralıkta katıldığım bazı sosyal ortamlarda  yeni tanışmalarda

 

Hocam panik atak yaşıyorum.

Ne kadar zamandır ilaç kullanıyorum.

Onu kullandım bu kadar mili gram, şunu kullandım bu kadar…

Hocam… yıllardır panik atak hastasıyım.  Bunu üzerine bir panik yazısı farz oldu.

 

Panik rahatsızlıktan ilaçsız kurtulabilirsiniz.  Bu mümkündür.

 

Panik Atak : Pan, Mitolojide güzel flüt çalan, erotizmle de alakalı, teke ayaklı, yarı insan;  kırlarda aniden insanların karşısına çıkıp onları korkutan çoban tanrısı olarak bilinir.  Bu korkutma özelliğinden  kaynaklı Panik atak  kavramı  korku atağı olarak Pan’dan esinlenmiştir.

 

Panik rahatsızlık, bedensel bir tehlike algısına verilen tepkidir.  Tehlike gerçek olmaktan çok algıyla alakalıdır.

 

Kalp hızlı çarparsa kalp krizi geçireceğim.  Baş dönmesi olursa, düşüp bayılacağım. Boğulma hissi geldi, boğazım düğümlendi, ellerim soğudu, ateş bastı, terleme oldu,  kötü bir şey olacak… Sersemlik oldu kontrolü kaybedeceğim. Uyuşma hissi var tansiyonum yükseldi, felç  olacağım… gibi; bedensel tepkiler gerçeğin dışında felaket senaryolarıyla yorumlanır ve yanlış algılanır.  Bu senaryolara inanma düzeyi, ya da tehlike algısının büyüklüğü bedensel tepkileri ve negatif  duygunun şiddetini arttırır. Kalp krizi geçiriyorum düşüncesi korkuyu çoğaltarak çarpıntıyı daha da arttırabilir.   Çarpıntı daha da arttığı için  kalp krizi geçiriyorum düşüncesi daha da inanılır gelir. Bu düşünceye inanma oranı artıkça  korku başa çıkılmaz hale gelerek acile koşturur… Kontrollerde fizyolojik bir probleme rastlanmaz eve gönderilir.  Bir süre bu döngü böyle sürüp gider.

 

Burada algı gerçek olmasa bile, kişinin yaşadığı korku oldukça gerçektir.  Panik bozukluk yaşamayan  birinin kalp krizi geçiriyorum durumunda korkusu ne kadar yoğunsa.  Panik rahatsızlığı olan birinin de korkusu o kadar yoğundur.

 

Nasıl ki rüyada tehlikeli bir şey olduğunda, beden  bunun rüya olduğunu ayrımına varmadan  korku tepkileri veriyorsa.  Düşüncelerimiz  ve algılarımız  gerçek olmasa bile bizi böyle korkutup bedensel tepkilere neden olabilir.

 

Korku güzel yaralı bir duygudur hayatta kalmayı sağlar. Nasıl ki bir güvercin, kedi yaklaştığında korkup kaçıyorsa,  karşıdan karşıya geçerken hızla gelen bir araçtan korkuyorsak; korku duygusu  insanı ve diğer canlıları koruyan yararlı bir duygudur. Amaç sıfır kaygı ya da hiç korkmamak değil. Asıl amaç hayat kalitesini bozan gerçekçi olmayan korkuları ve kaygıları kontrol edebilmektir.

 

Panik rahatsızlık kontrol edilebilir. Yaşam kalitesi artabilir. Ve bu ilaçla olmak zorunda da değildir.

 

Bu kontrolde; beden, duygu, davranış üçgeninde olumsuz döngünün nasıl kırılabileceği, panik rahatsızlığı nasıl kontrol edilebileceğiyle ilgili gelecek yazıda bazı önerilerde bulunacağım.

 

Kendine yetebilme gücünüzün arttığı, rengarenk sevinçli günler dilerim.

 

Mahmut Kızılboğa